Zaman kavramının olmadığı, geçmişle geleceğin iç içe geçtiği bu boyutta büyü her yerdedir. Var olmuş olan, varlığını devam ettiren ve var olacak olan bütün dünyaların yansımalarının ve çok daha fazlasının bir araya gelmiş halidir. Ne karanlığa ne de ışığa hizmet eder; ama her ikisini de içinde bulunduran tarafsız bir bölgedir. Kendi içinde her biri bir diğerinden farklı olan birçok katmanı vardır. Tanrılar tarafından yaratılan tüm canlıların ruhlarının toplandığı ve ölümden sonra yaşamlarını devam ettirdikleri meskendir.
Yaşamak için dünyaya gönderilen her canlı, ruhunun bir yansımasını bu boyutta bırakır. Bu sayede kendi geleceğiyle arasında bir bağ kurmuş olur. Çünkü bu boyutta bırakılan her ruh, kendi geleceğinin bir parçasını görecek ve ait olduğu bedeni korumak için ona rüyalar ve önseziler gönderecektir. Ama çok az varlık rüyalarının ve önsezilerinin önemini anlayabilecek kadar hassas olduğu için uyarılar çoğu kez işe yaramaz.
Ruhani Büyücüler tüm canlılar arasında bu boyut hakkında en bilgi sahibi kişilerdir. Bu boyutun büyüsünü kullanma yetkisi ölümlüler arasında bir tek onlara verilmiştir. Bir tek onlara bu boyutun sırları açıklanmıştır. Bu sayede ruhlarıyla iletişim kurmayı öğrenmiş, onlar aracılığı ile geçmişe, şimdiki zamana ve geleceğe kısa bakışlar atarak tüm ölümlülerden daha çok bilgiye sahip olmuşlardır. Ama onlar bile zamanı tam olarak anlayamazlar. Geleceğin olasılık zincirleri arasında yol bulmak onlar için bile o kadar zordur ki en yakın patikalardan ayrılırlarsa zaman içinde kaybolup sonsuza dek yitip gideceklerini bilirler. Ayrıca ruhlarının gidebildiği her yere bedenlerini taşıyabildikleri için zamanda ve boyutlar arasında yolculuk yapmak onlar için diğer tüm büyücülerden daha kolaydır.
Ruhsal Boyut’ta yolculuk irade gücüyle yapılır. Bu boyutta yaşayanlar için bu sıradan bir şeydir. Bir yere gitmek için orayı düşünmelerinin yeterli olduğunu bilirler; ama büyüyle buraya gelmiş olanlar için bu boyut oldukça tehlikelidir. Dağınık düşünceler kişinin kaybolmasına yada ölümüne sebep olabilir. Burada yolculuk eden fanilerin düşüncelerini denetim altında tutmaları ve karşılaşacakları her tür varlıkla korkmadan yüzleşecek iradeye sahip olmaları gerekmektedir. Korku, bu boyutta yaşayan ve bu tür duygularla beslenen yaratıkları kendine çekecektir. Şüphe ve başaramama düşüncesi, bu boyuta geçmiş olan ölümlüleri en büyük kabuslarına yem edecek kadar tehlikeli duygulardır. Ama kişi bu duyguları Ruhsal Boyut’ta zihninden tam olarak uzaklaştıramaz. Her çeşit duygu ruhun bir parçası olduğu için bu boyutta tüm duyguların bir zihni ve yaşamı vardır. Ve korku gibi duygular bu boyuta adım atmış olanların iradelerini zayıflatmayı kendilerine görev bilirler. Sinsi fısıltılarla akıllarını çelmeye, onları gidecekleri yerden uzaklaştırmaya çalışırlar. Ve iradenin güvenli yolundan ayrılan her fani kendisini bir tuzağa yakalanmış bulur ve bir daha asla geri dönemez.
Ruhsal Boyut’ta yaşayan bir çok varlık vardır ve bunlardan bazıları bu boyuta yabancı olanlar için oldukça tehlikelidir. Maddi bir bedenden yoksun ruhsal varlıklardır. Bazıları korkuyla beslenir; ama çoğu hiçbir kötü amaç taşımayan canlılardır. Yine de bu varlıkların büyük bir kısmı ölümlüler için tehlikelidir. Dokunuşları bedenle ruhu birbirinden ayırdığı için fanilerin ölümüne sebep olular. Duyguları yoktur. Hiçbir şekilde acı hissetmezler. Ölümsüz varlıklardır. Sadece ruhsal bir enerjiden oluşurlar ve bu enerjiyi çekmeyi bilen faniler tarafından uzaklaştırılabilirler.
Karanlık Ruhlar (Ma’shanted): Asit yeşili gözleri hariç bedenlerinin tamamı duman gibi bükülen bir karanlıktan oluşur. Başlığı yüzünü örten kara cüppeli bir büyücü kılığına girdikleri de olur ve bu boyutta gezmeyi hak etmeyen dikkatsiz yolcuları ararlar. Genellikle karanlık yerlerde yaşarlar. Gölgeli yerlerde dolaştıkları da görülmüştür; ama gün ışığına nadiren çıkarlar ve ışıkta gerçek görüntülerini gizlerler. Korku ve şüphe gibi duyguları hissederler. Avlarını yakaladıklarında gerçek kimliklerine dönerler. Ve tüm yaşam enerjilerini çekip onların bedenlerini kurutarak beslenirler. Sonrasında ise ait oldukları karanlığa geri dönerler.
Gölge Varlıklar (Shark-dammen): Her daim gölgelerde gizlenen bu varlıkların belli bir biçimleri yoktur. Korkuyla beslenirler. Bu yüzden gölgeleri hareket ettirerek avlarını korkutmaya çalışırlar. Bu oyunu avlarının karşısına çıkabilecek güce sahip olana kadar devam ettirirler. Sonrasında ise koyu gri gölgelerden oluşan uzun boylu bir surete bürünerek avlarının yaşamını alırlar. Gölgelerin olduğu her yerde yaşayabilirler. Ama sadece ışığın yada karanlığın olduğu yerlere yaklaşmazlar.
Ölüm Melekleri (Ashen-duun): Ölüm Melekleri Ruhsal Boyut’taki en korkunç varlıklardandır. Diğer ruhsal varlıkların çoğundan daha zekidirler. İçgüdüleri daha gelişmiştir. Daha zayıf olan diğer varlıkları hizmetkarları olarak kullanırlar ve hizmetkarlarının yerini onlardan çok uzakta olsalar dahi bilirler. Bakışları ölümlüler üzerinde felç eden bir korkuya sebep olur. Öldürmek için dokunmaları gerekmez, kurbanlarının 5 metre yakınında olmaları yeterlidir. Kurbanlarının ruhlarını, sonsuza dek hizmet etmek üzere kendilerine bağlarlar. Bütün Ruhsal Boyut’ta dolaşarak kendilerine hizmet edecek kurbanlar bulmaya çalışırlar. Daima yalnız dolaşırlar ve çevrelerine ölüm soğuğu yayarlar. Hizmetkarları çoğaldıkça güçleri de artar.
Elemental Ruhlar (Sprite): Dört küçük, dört büyük olmak üzere toplam sekiz adet Sprite vardır. Küçük olanlara ait oldukları elementlerin bulunduğu her yerde rastlanır; ama büyükleri sadece ait oldukları elementin yüreğinde yaşarlar ve sayıları da küçüklere oranla çok daha azdır.
Ateş Ruhları (Sawl-taar): Ateş olan her yerde yaşarlar. Ateşten yapılmış yarı şeffaf küçük adamlara benzerler. Dokundukları her şey yanar. Tehdit edildiklerini hissetmedikleri sürece saldırmazlar. Grup halinde dolaşmaya sadece bölgelerini genişletmek istediklerinde çıkarlar.
Ateş İblisleri (Zahr’sulm): Yanardağların yüreklerinde yaşayan devasa, ateşten yaratıklardır. Bulundukları yerden asla ayrılmazlar. Ateş Ruhları’nın liderleridirler.
Su Ruhları (Wei’sheen): Sularda yaşayan küçük, şeffaf varlıklardır. İnsansı narin bir görünüşleri vardır. Zararsızdırlar. Karaya ayak bastıklarında yok olurlar; ama yok oldukları yeri de suya çevirerek yaşadıkları bölgeyi genişletirler. Sadece hükümdarlarının olduğu yerde grup halinde yaşarlar.
Sualtı Hükümdarları (Mhas’whallen): Çok başı olan yılansı yaratıklardır. Okyanusların ve denizlerin en derin yerlerinde hizmetkarları olan Su Ruhları’yla beraber yaşarlar. Yeni Su Ruhları’nın var olması için büyülerini kullanırlar.
Rüzgar Ruhları (Dwail-seen): Rüzgarla beraber süzülen yarı şeffaf varlıklardır. Dokunuşları yıldırım etkisi yaratır. İstediklerinde tamamen görünmez olabilirler.
Fırtına Hakimleri (Seiy’shamon): En yüksek dağların zirvelerine yuva kuran Fırtına Hakimleri, devasa kartallardır. Hava durumu üzerinde büyük etkileri vardır. Çığlıklarıyla yıldırımları çağırabilirler.
Toprak Ruhları (Dhar-simmon): Yer altında yaşayan ve bazen de yer yüzüne çıkan sivri kulaklı toprak renkli cücelere benzerler. Gözleri fazlasıyla iri ve açık renklidir. Koyu renkli parlak zırhları vardır ve en saldırgan Spritelardandırlar. Sebep yokken saldırabilirler. Silah olarak güçlü ellerini ve sivri tırnaklarını kullanırlar.
Kaya Lordları (Sha’dhammon): Devasa kayalara kabaca yontulmuş insan suretlerine benzerler. Kayalık harabelerde ve yer altındaki kayadan saraylarında yaşarlar. Ayak sesleri çığlara ve toprak kaymalarına sebep olur.
Mevsim Ruhları (Wheyn-sheen): Birbirlerinden çok farklı görünüşlere sahip olmakla beraber tüm Mevsim Ruhları tek bir türün üyeleridirler. Genellikle doğayı taklit eden görünüşleri vardır; ama diledikleri zaman şekil değiştirebildikleri için onları çok az canlı gerçek görünüşleriyle görür. Ruhsal Boyut’un bütün tarafsız bölgelerinde dolaşarak mevsimleri değiştirirler.
Shaan-deise: Varlıklarını göstermeyen; ama ışığın olduğu her yerde dolaşan tarafsız varlıklardır. Yabancılardan hoşlanmazlar; ama tehdit oluşturmayan hiç kimseye de saldırmazlar. Ama kızdıklarında çevredeki bitkileri birkaç saniyede kurutacak kadar yoğun bir ışık topu gönderirler. Bu saldırıyla tüm canlıları öldürebilir, ölümsüz olan ruhları bölgelerinden uzaklaştırabilirler.
Kara Kertenkeleleri: Kertenkeleye benzeyen devasa sürüngenlerdir. Bitki örtüsü gür olan yerlerde yada bataklıklarda yaşarlar. Uzun kırmızı dilleriyle devamlı havayı koklayarak bir avın kendilerine yaklaşmasını beklerler. Derileri her tür büyüyü yansıttığı için büyüyle uzaklaştırmaları imkansızdır. Avları arasında dikkatsiz Spritelarda vardır. Derilerinin rengi yosun yeşilidir. Küçük kırmızı gözleri, uzun güçlü bir kuyrukları ve güçlü pençeleri vardır.
Ayna Ruhlar (Dailm’shy): Gerçek bir görünüşleri yoktur. Onlara bakan kişinin soluk bir yansıması olarak görünürler. Meraklı oldukları için yabancıların peşine takılırlar; ama saldırmazlar. Ayna Ruhlarla göz göze gelen bir kişi onda kendisini görür ve geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekteki yaşamından karışık parçalar görerek büyülenir. Bu görüntüler kişinin aklını kaçırmasına sebep olacak kadar güçlüdür. Çünkü ona bakanlar atacakları her adımın nelere sebep olacağını görürler. Ayna Ruh’un gözlerinde binlerce kez ölümü yaşarlar. Bazen kendilerinin bazen de sevdiklerinin bu korkunç sonla karşılaştığını görüp bunu durdurmak isterler. Ayna Ruhlar saldırgan olmasalar bile onlara dokunan herkesin ölümüne sebep olan bir yapıları vardır. Büyüye karşı bağışıklıdırlar.
Yılanlar (Drag’naar-khalys): Devasa kurumuş kan rengindeki kobralara benzeyen saldırgan bir türdürler. Gözleri yoktur; ama koku alma ve işitme duyuları bu kusurlarını telafi edecek kadar güçlüdür. Çatallı dilleri ve ağızları dişlerinden damlayan zehir gibi kapkaradır. Tıslamaları hafif bir fısıltı gibidir; ama kızdıklarında kulakları sağır eden bir şekilde tiz bir sesle kükrerler. Büyülü varlıklarla beslendikleri için büyüyü hissedebilirler.
Işığın Bekçisi (Smeel’diarra’dahl’dymandre): Altın renkli devasa bir kuştur. Ruhsal Boyut’un koruyucusu olarak bilinir. En karanlık yerlere bile gidebilir ve gittiği her yere ışığını da beraber götürür. Karanlıkta yaşayan varlıklar ondan korkar. Ölüm Melekleri’nin korktuğu tek varlık odur (tanrılar dışında). Sadece boyutun bütünlüğünün tehlikede olduğunu düşündüğünde ortaya çıkar. Ona zarar verebilecek hiçbir şey yoktur. Gücü tanrılarınkine yakındır. Boyutta yaşayan bütün varlıklardan daha zekidir. Düşünceleri okuyabilir ve telepatiyle iletişim kurabilir. Vaktinin çoğunu hiç kimsenin bilmediği bir yerde uyuyarak geçirir ve düşlerinde tüm boyutu izler. Bir kez uyandığında ise tehdit edici düşüncelere sahip olan her şeyi yok eder. Gerektiğinden fazla güçlenen ve düzeni bozmaya başlayan Ölüm Melekleri’ni yok ederek ona hizmet edenleri de serbest bırakır.
RUHSAL BOYUTUN GARiP VE EGZOTiK MEKANLARI
Tanrıların Merdiveni: Küçük bir gölün ortasında yemyeşil bir ada vardır, bu adanın tam ortasında bir ucu göğe doğru, diğer ucu yerin yedi kat altına doğru giden devasa bir sarmal merdiven bulunur. Merdiven yukarı çıktıkça sarmallarının bir girdap gibi genişlediği görülür. Yer altına giden kısmının da öyle olduğu tahmin edilmektedir; ama inen hiç kimse geri dönmemiştir. Aynı şekilde yukarı çıkanlar da dönemediği için bu merdiven hakkında hiçbir şey bilinmemektedir. Ama Ruhsal Boyut’un tam ortasında olduğu ve boyuta bütün büyünün buradan yayıldığı tahmin edilmektedir.
Gece Göğünün Kubbesi: Gün ışığı altında mücevherlerden yapılmış bir saraya benzemesine rağmen hiçbir odası yoktur. Tek bir büyük odadan oluşmuş gibidir. İçerisinde daima gece hakimdir ve tüm duvarları gece göğünü yansıtır. Bir çok dairesel girişi vardır. Zarif kuleleri içi boş çubuklar gibi hiçbir amaca hizmet etmezmiş gibi görünürler; ama bu yapı büyünün kısa sürelerle depolandığı ve sonra çevreye salıverildiği özel bir yerdir. İçerisinde kimse yaşamaz. Ruhsal Boyut’un varlıklarının hiçbiri bu yapıya giremediği için nispeten güvenli bir yerdir. Ama yapının büyüsü oraya sığınanlara kendilerini korkmuş küçük çocuklar gibi hissettirdiği için çok da güvenilir bir yer değildir. Kısa süreli güç tazeleyici bir sığınak olarak kullanılabilir.
Karanlık Anıt: Kara taşa biçimlendirilmiş kusursuz bir kadın heykeline benzer; ama yüzü yoktur. Ayaklarına kadar uzanan saçları rüzgarla hafifçe dalgalanır gibi görünmektedir. Uzun cüppesi bedenini sarmış ve etekleri hafifçe dalgalanır gibi gösterilmiştir. Bir eli düzeltmeye çalışır gibi saçlarındadır, diğeri ise sıkıca tuttuğu meşaleyi olabildiğince yukarı kaldırmıştır. Ama meşale çevreye sadece Karanlık saçar. Heykel, devasa boyutlardadır ve boyutun en karanlık kısımlarının sınırına ulaşıldığını gösteren bir uyarıdır. Fazla yaklaşan yolcular aniden yaşamlarını kaybederek heykelin içinde lanetli bir yaşama mahkum olurlar.
LARTH'ONAR'IN ÖLÜLER DİYARI
Ölüm Tanrısı Larth’onar, ölüp giden ruhların yine tanrılara hizmet etmesi gerektiğini düşündü ve bunu diğer tanrılara sordu.
Büyü, Yaşam, Karanlığın ve Işığın Tanrılarının onayını aldı ve Ruhsal Boyut’un bir köşesini, kendi hakimiyetine aldı ve oraya yaşayan hiçbir canlının –ki bunlara Işığın Bekçisi de denilen devasa altın kuş da dahildir- girmesini yasakladı. Ruhsal Boyutta olduğu gibi, sonsuz genişlikteki bir yerdi orası. Ölüp gidenlerin rahatını da düşünmüştü Larth’onar, çünkü her ruhun kendine ait bir bölgesi olmasını sağlamıştı.
' Luyth'kner ' dedi oraya. Rothin'den başka Ruhsal Boyut’a açılan kapılar olmasına rağmen Ruhsal Boyutun bu bölümüne açılan herhangi bir kapı yoktu. Larth’onar, hiçbir ölümlünün girmemesini sağladığı Luyth’kner’de, sadece oraya gelebilmekle kalmayıp, ruhları da çalıp götürebilecek tek şeyi biliyordu. Dört elementin gücü, ölümün gücünü her zaman ve her ortamda mağlup etmesi için donatılmıştı. Bunu engellemeliydi çünkü ölüler ya Rothin'den ayrılacaktı ya da bu yarattığı ülkede kalacaklardı.Rothin'de kalmak gibi bir şansları yoktu ve olmamalıydı.Etrafta dolaşan ruhları olmasını isteyen büyücüler çıkabilirdi ilerleyen zamanlarda ve bunun için Luyth'kner'e açılabilecek olan kapılar yaratmak isteyeceklerdi.Bunu önlemek isteyen Tanrı Larth’onar , Rothin'e üç kapı yerleştirdi; Luyth'kner'e açılan. Her biri bir kıtada olan kapıları ve yerlerini, sadece Larth’onar Rahipleri biliyordu.
Ölülerin Hakimiyetini elinde tutan Larth’onar, kapılara üç tane güçlü büyücü ruhu yerleştirdi ve burayı korumalarını söyledi. Ölmeden önce sahip oldukları gücün iki katından fazlasını geri alan büyücüler, şimdiye kadar hiç geçilmeye çalışılmayan kapılarda, gelecek kişileri beklemektedirler.
Luyth’kner’de elf-insan-buçukluk-ork yada kentaur ayrımı yoktur. Sadece iyi ve kötü ayrımı yapılır, zaten bu ayrım da Rothin’de belirlenmiştir. İyiler, zaten Işığın Tanrıları’nın gözetimi altındadır ve böyle kalacaklardır. Bu yüzden onlara Ruhsal Boyutta, oranın aydınlık kısımlarında dolaşabilme izni verilmiştir. Ama şu kesinlikle bir yanlıştır: Luyth’kner, asla bir yargılama yeri değildir. Sadece ve sadece ruhların toplandığı yerdir.
Kötüler ise, Ruhsal Boyut’un sadece karanlık kısımlarına gidebilirler. Tarafsızlar ise her iki kısımda da dolaşabilirler.
Luyth’kner’in belirlenebilen dört kenti:
Alkerat: İyi ruhların sahip oldukları mekanların bulunduğu kısımlardır ve özellikleri, sahibi olan kişilerin ihtiyaçlarına göre düzenlenebilmektedir. Bluuh’diad’ın Luyth’kner’deki eseridir.
Traffun: Kötü ruhların yerleştiği tek mekandır. Dev bir bataklık gibi görünür çoğunlukla. Zehirli gazlar, helezonlar halinde yukarılara çıkar ve dev bulutlar oluşturur. Bu bölüm, Ugh’wievan tarafından yaratılmıştır.
Lasxlce: Tarafsız ruhların iki şehrinden birisi olan Lasxlce, devamlı kahverengi bir ışıkla aydınlanır ve bundan başka hiçbir özelliği bilinmemektedir. Çünkü tüm tarafsız ruhlar, Prilko’ya akın etmektedir.
Prilko: Luyth’kner’in en büyük şehridir. Büyük bir meydanı kesen dört cadde üzerindeki mekanlarla capcanlı bir şehirdir. Ölülerin tüm ihtiyaçları burada karşılanabilir, tabii nasıl ihtiyaçlar duyuyorlarsa...
14 Haziran 2016 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder