15 Haziran 2016 Çarşamba

Astral Seyahat Nefes Teknikleri


Astral bedeni karşılayan yogik terim linga shariradır.Bunun projeksiyonu,yani anında yolculuk sanatı prapti adını alır.BDD(Beden Dışı Deneyim) meydana getirme tekniklerindeb biri de nefes yoluyladır.Bedenden ayrılmak için en az iki özgün nefes egzersizi mevcuttur,ancak öğrenci daha ileri seviyelere mahsus bu pratiklere geçmeden önce doğru nefesin temellerinde kendini yetiştirmelidir.
Batı ülkelerinin çoğu doğru nefes almamaktadır.Doğru nefes göğüsten değil,diyaframdan kaynaklanır.Daha öte pratiklere geçmeden önce öğrencinin bu nefes metodunu iyice öğrenmesi zorunludur.Aşağıdaki sıralama doğru nefesin nasıl olması gerektiğini göstermektedir.


1-Ayakta ya da oturarak sırtınızın dik olduğu bir pozisyon alın.Elleriniz yanlarda,bel kemiğinizin dikeyliğine özen göstererek sırtüstü de yatabilirsiniz.(Buna Yoga'da ''Ceset Duruşu'' denir.) Bazı öğrenciler ise yarı lotus ya da tam lotusu (bağdaş ve ayaklar kucakta) tercih ederler.

2-Burun deliklerinizden yavaşça ve ara vermeden nefes alın.Bu sırada nefes karın bölgenizi şişirsin.Nefesi göğüsten almayın.

3-Diyaframdan nefes alırken,yavaşça göğsünüzün alt bölümünü şişirmeye başlayın;bu sırada alt kaburgalarınızı öne doğru ittiriyor olacaksınız.

4-İçinizi nefesle doldurmaya devam edin ve üst göğsünüzü şişirmeye başlayın;bu sırada üst kaburgalarınız da öne doğru itiliyor olacaksınız..

5-Nefesinizi birkaç saniye tutun.

6-Ciğerleriniz iyice boşalana dek yavaş yavaş soluk verin.Nefesinizi ya sadece burun deliklerinizden ya da burun delikleriniz ve ağzınızla birlikte verin.


Bu egzersizin mistik hiçbir bölümü yoktur.Yoga kökenli olmakla beraber bu soluk alma biçimi bugün nefesi denetlemeye yönelik olarak enstürman calan müzisyenlere,ses sanatkarlarına ve atletlere öğretilmektedir.

Bu temel tekniği öğrendikten sonra,az sayıdaki diğer temel egzersizlerde mükemmellik sağlayana kadar devam edin.Bunlardan birisi,tüm bedeni canlandırmak için kullanılan ''yükselerek nefestir.''

1-Topuklarınızı birleştirerek ayakta dik durun.

2-Düzgün bir tempoda nefes alın.Aynı anda,ciğerleriniz havayla dolarken parmak uçlarınızın üzerinde yükselin.

3-Nefesinizi ve bacaklarınızın pozisyonunu birkaç saniye müddetle tutun.

4-Nefes alma temponuza eşit bir oranda burun deliklerinizden yavaşça nefes verin.Buna uygun olarak,yavaşça parmak uçlarınız üzerinde alçalın.

5-Nefes alır ve verirken,aynı zamanda kollarınızı da indirip kaldırabilirsiniz.

''Uzamış'' nefes de sizi pranamayanın daha içrek sırlarına hazırlayacak olan temel ve basit bir yoga egzersizidir.Bu egzersizlerin pratik yönleri olduğu kadar,pranayı tüm vücuda dağıtmak gibi süptil işlevleri de vardır.

1-Sırtınız dik olarak,ayakta durun veya oturun.

2-Yavaş ve muntazam bir solukla havayı içinize çekin.

3-Rahatsızlık duymamak şartıyla nefesi mümkün olabildiğinizce çok tutun.

4-Kısa ve sert soluklarla bedeninizdeki tüm havayı dışarı çıkartın.

Astral Seyahat Tehlikeli Midir?

Astral seyahat tehlikeli değildir. En azından şimdiye kadar böyle bir durumun yaşandığına dair bir bilgi yoktur. Obe esnasında bedeniniz güven içerisinde yatakta yatıyor olduğu için hiç olmadığınız kadar güvendesinizdir. Beden dışında iken, gümüş kordon olarak adlandırılan bir ip ile yataktaki bedeninize bağlısınızdır. Ölüm hâli, gümüş kordonun kopması hâlidir. Eğer gümüş kordon koparsa, bir daha bedeninize dönemezsiniz. Bu kordonun kopması, ancak ve ancak normal ölümlerle, trafik kazası, hastalık vs gibi durumlarda meydana gelir. Astral seyahat esnasında gümüş kordonun kopması ve tekrar bedene dönememek gibi bir durum söz konusu değildir. Tam aksine beden dışına çıkabilmek o kadar da kolay değildir. Yani ilk denemenizde "Ya geri dönemezsem...!"diye korkmayın. Siz, bu tip gereksiz korkuları düşünmek yerine, nasıl yapar da daha fazla dışarıda kalabilirimin yöntemlerini arayın.

Geri dönmek, bir anda oluveriyor. Önemli olan çıkmak ve bazılarının yaptığı gibi dışarıda uzun süre kalabilmektir. Astral seyahatin en önemli tehlikesi, günlük işlerinizi bir tarafa bırakıp, "Hele bir astral yolculuk yapayım, ondan sonra her şey farklı olacak, dünyaya farklı bir açıdan bakacağım." diye düşünmektir. Bu tip düşüncede olan insanlar, yıllarca denemelerine rağmen hem beden dışına çıkamadıkları gibi yapmaları gereken işlerini de ihmâl ederler. Bu durum ise, gümüş kordonun daha da gerginleşmesine neden olur.Sonuçta vakitlerini boşa geçirir ve hiçbir şey elde edemezler. Doğru bildiği gibi yaşayan, kimseden çekinmeden düşüncelerini açıkça söyleyebilen insanlar, daha mutlu ve sağlıklı oldukları için Astral seyahat yapmaya daha müsaittirler. Bunun tam tersi durumda olan, korkuları yüzünden kendini engelleyen, eleştirilme korkusu ile bildiklerini pratiğe dökemeyen insanlar için Astral seyahat yapmak imkansız olmasa da oldukça zordur. Bu nedenle, önce aksayan sorunların giderilmesi, daha sonra Astral seyahat girişimlerinde bulunulması, akla daha yatkındır.

14 Haziran 2016 Salı

Ruhsal Alemler Nedir?

Zaman kavramının olmadığı, geçmişle geleceğin iç içe geçtiği bu boyutta büyü her yerdedir. Var olmuş olan, varlığını devam ettiren ve var olacak olan bütün dünyaların yansımalarının ve çok daha fazlasının bir araya gelmiş halidir. Ne karanlığa ne de ışığa hizmet eder; ama her ikisini de içinde bulunduran tarafsız bir bölgedir. Kendi içinde her biri bir diğerinden farklı olan birçok katmanı vardır. Tanrılar tarafından yaratılan tüm canlıların ruhlarının toplandığı ve ölümden sonra yaşamlarını devam ettirdikleri meskendir.


Yaşamak için dünyaya gönderilen her canlı, ruhunun bir yansımasını bu boyutta bırakır. Bu sayede kendi geleceğiyle arasında bir bağ kurmuş olur. Çünkü bu boyutta bırakılan her ruh, kendi geleceğinin bir parçasını görecek ve ait olduğu bedeni korumak için ona rüyalar ve önseziler gönderecektir. Ama çok az varlık rüyalarının ve önsezilerinin önemini anlayabilecek kadar hassas olduğu için uyarılar çoğu kez işe yaramaz.


Ruhani Büyücüler tüm canlılar arasında bu boyut hakkında en bilgi sahibi kişilerdir. Bu boyutun büyüsünü kullanma yetkisi ölümlüler arasında bir tek onlara verilmiştir. Bir tek onlara bu boyutun sırları açıklanmıştır. Bu sayede ruhlarıyla iletişim kurmayı öğrenmiş, onlar aracılığı ile geçmişe, şimdiki zamana ve geleceğe kısa bakışlar atarak tüm ölümlülerden daha çok bilgiye sahip olmuşlardır. Ama onlar bile zamanı tam olarak anlayamazlar. Geleceğin olasılık zincirleri arasında yol bulmak onlar için bile o kadar zordur ki en yakın patikalardan ayrılırlarsa zaman içinde kaybolup sonsuza dek yitip gideceklerini bilirler. Ayrıca ruhlarının gidebildiği her yere bedenlerini taşıyabildikleri için zamanda ve boyutlar arasında yolculuk yapmak onlar için diğer tüm büyücülerden daha kolaydır.


Ruhsal Boyut’ta yolculuk irade gücüyle yapılır. Bu boyutta yaşayanlar için bu sıradan bir şeydir. Bir yere gitmek için orayı düşünmelerinin yeterli olduğunu bilirler; ama büyüyle buraya gelmiş olanlar için bu boyut oldukça tehlikelidir. Dağınık düşünceler kişinin kaybolmasına yada ölümüne sebep olabilir. Burada yolculuk eden fanilerin düşüncelerini denetim altında tutmaları ve karşılaşacakları her tür varlıkla korkmadan yüzleşecek iradeye sahip olmaları gerekmektedir. Korku, bu boyutta yaşayan ve bu tür duygularla beslenen yaratıkları kendine çekecektir. Şüphe ve başaramama düşüncesi, bu boyuta geçmiş olan ölümlüleri en büyük kabuslarına yem edecek kadar tehlikeli duygulardır. Ama kişi bu duyguları Ruhsal Boyut’ta zihninden tam olarak uzaklaştıramaz. Her çeşit duygu ruhun bir parçası olduğu için bu boyutta tüm duyguların bir zihni ve yaşamı vardır. Ve korku gibi duygular bu boyuta adım atmış olanların iradelerini zayıflatmayı kendilerine görev bilirler. Sinsi fısıltılarla akıllarını çelmeye, onları gidecekleri yerden uzaklaştırmaya çalışırlar. Ve iradenin güvenli yolundan ayrılan her fani kendisini bir tuzağa yakalanmış bulur ve bir daha asla geri dönemez.

Ruhsal Boyut’ta yaşayan bir çok varlık vardır ve bunlardan bazıları bu boyuta yabancı olanlar için oldukça tehlikelidir. Maddi bir bedenden yoksun ruhsal varlıklardır. Bazıları korkuyla beslenir; ama çoğu hiçbir kötü amaç taşımayan canlılardır. Yine de bu varlıkların büyük bir kısmı ölümlüler için tehlikelidir. Dokunuşları bedenle ruhu birbirinden ayırdığı için fanilerin ölümüne sebep olular. Duyguları yoktur. Hiçbir şekilde acı hissetmezler. Ölümsüz varlıklardır. Sadece ruhsal bir enerjiden oluşurlar ve bu enerjiyi çekmeyi bilen faniler tarafından uzaklaştırılabilirler.


Karanlık Ruhlar (Ma’shanted): Asit yeşili gözleri hariç bedenlerinin tamamı duman gibi bükülen bir karanlıktan oluşur. Başlığı yüzünü örten kara cüppeli bir büyücü kılığına girdikleri de olur ve bu boyutta gezmeyi hak etmeyen dikkatsiz yolcuları ararlar. Genellikle karanlık yerlerde yaşarlar. Gölgeli yerlerde dolaştıkları da görülmüştür; ama gün ışığına nadiren çıkarlar ve ışıkta gerçek görüntülerini gizlerler. Korku ve şüphe gibi duyguları hissederler. Avlarını yakaladıklarında gerçek kimliklerine dönerler. Ve tüm yaşam enerjilerini çekip onların bedenlerini kurutarak beslenirler. Sonrasında ise ait oldukları karanlığa geri dönerler.


Gölge Varlıklar (Shark-dammen): Her daim gölgelerde gizlenen bu varlıkların belli bir biçimleri yoktur. Korkuyla beslenirler. Bu yüzden gölgeleri hareket ettirerek avlarını korkutmaya çalışırlar. Bu oyunu avlarının karşısına çıkabilecek güce sahip olana kadar devam ettirirler. Sonrasında ise koyu gri gölgelerden oluşan uzun boylu bir surete bürünerek avlarının yaşamını alırlar. Gölgelerin olduğu her yerde yaşayabilirler. Ama sadece ışığın yada karanlığın olduğu yerlere yaklaşmazlar.


Ölüm Melekleri (Ashen-duun): Ölüm Melekleri Ruhsal Boyut’taki en korkunç varlıklardandır. Diğer ruhsal varlıkların çoğundan daha zekidirler. İçgüdüleri daha gelişmiştir. Daha zayıf olan diğer varlıkları hizmetkarları olarak kullanırlar ve hizmetkarlarının yerini onlardan çok uzakta olsalar dahi bilirler. Bakışları ölümlüler üzerinde felç eden bir korkuya sebep olur. Öldürmek için dokunmaları gerekmez, kurbanlarının 5 metre yakınında olmaları yeterlidir. Kurbanlarının ruhlarını, sonsuza dek hizmet etmek üzere kendilerine bağlarlar. Bütün Ruhsal Boyut’ta dolaşarak kendilerine hizmet edecek kurbanlar bulmaya çalışırlar. Daima yalnız dolaşırlar ve çevrelerine ölüm soğuğu yayarlar. Hizmetkarları çoğaldıkça güçleri de artar.


Elemental Ruhlar (Sprite): Dört küçük, dört büyük olmak üzere toplam sekiz adet Sprite vardır. Küçük olanlara ait oldukları elementlerin bulunduğu her yerde rastlanır; ama büyükleri sadece ait oldukları elementin yüreğinde yaşarlar ve sayıları da küçüklere oranla çok daha azdır.

Ateş Ruhları (Sawl-taar): Ateş olan her yerde yaşarlar. Ateşten yapılmış yarı şeffaf küçük adamlara benzerler. Dokundukları her şey yanar. Tehdit edildiklerini hissetmedikleri sürece saldırmazlar. Grup halinde dolaşmaya sadece bölgelerini genişletmek istediklerinde çıkarlar.

Ateş İblisleri (Zahr’sulm): Yanardağların yüreklerinde yaşayan devasa, ateşten yaratıklardır. Bulundukları yerden asla ayrılmazlar. Ateş Ruhları’nın liderleridirler.

Su Ruhları (Wei’sheen): Sularda yaşayan küçük, şeffaf varlıklardır. İnsansı narin bir görünüşleri vardır. Zararsızdırlar. Karaya ayak bastıklarında yok olurlar; ama yok oldukları yeri de suya çevirerek yaşadıkları bölgeyi genişletirler. Sadece hükümdarlarının olduğu yerde grup halinde yaşarlar.
Sualtı Hükümdarları (Mhas’whallen): Çok başı olan yılansı yaratıklardır. Okyanusların ve denizlerin en derin yerlerinde hizmetkarları olan Su Ruhları’yla beraber yaşarlar. Yeni Su Ruhları’nın var olması için büyülerini kullanırlar.

Rüzgar Ruhları (Dwail-seen): Rüzgarla beraber süzülen yarı şeffaf varlıklardır. Dokunuşları yıldırım etkisi yaratır. İstediklerinde tamamen görünmez olabilirler.
Fırtına Hakimleri (Seiy’shamon): En yüksek dağların zirvelerine yuva kuran Fırtına Hakimleri, devasa kartallardır. Hava durumu üzerinde büyük etkileri vardır. Çığlıklarıyla yıldırımları çağırabilirler.

Toprak Ruhları (Dhar-simmon): Yer altında yaşayan ve bazen de yer yüzüne çıkan sivri kulaklı toprak renkli cücelere benzerler. Gözleri fazlasıyla iri ve açık renklidir. Koyu renkli parlak zırhları vardır ve en saldırgan Spritelardandırlar. Sebep yokken saldırabilirler. Silah olarak güçlü ellerini ve sivri tırnaklarını kullanırlar.

Kaya Lordları (Sha’dhammon): Devasa kayalara kabaca yontulmuş insan suretlerine benzerler. Kayalık harabelerde ve yer altındaki kayadan saraylarında yaşarlar. Ayak sesleri çığlara ve toprak kaymalarına sebep olur.

Mevsim Ruhları (Wheyn-sheen): Birbirlerinden çok farklı görünüşlere sahip olmakla beraber tüm Mevsim Ruhları tek bir türün üyeleridirler. Genellikle doğayı taklit eden görünüşleri vardır; ama diledikleri zaman şekil değiştirebildikleri için onları çok az canlı gerçek görünüşleriyle görür. Ruhsal Boyut’un bütün tarafsız bölgelerinde dolaşarak mevsimleri değiştirirler.

Shaan-deise: Varlıklarını göstermeyen; ama ışığın olduğu her yerde dolaşan tarafsız varlıklardır. Yabancılardan hoşlanmazlar; ama tehdit oluşturmayan hiç kimseye de saldırmazlar. Ama kızdıklarında çevredeki bitkileri birkaç saniyede kurutacak kadar yoğun bir ışık topu gönderirler. Bu saldırıyla tüm canlıları öldürebilir, ölümsüz olan ruhları bölgelerinden uzaklaştırabilirler.

Kara Kertenkeleleri: Kertenkeleye benzeyen devasa sürüngenlerdir. Bitki örtüsü gür olan yerlerde yada bataklıklarda yaşarlar. Uzun kırmızı dilleriyle devamlı havayı koklayarak bir avın kendilerine yaklaşmasını beklerler. Derileri her tür büyüyü yansıttığı için büyüyle uzaklaştırmaları imkansızdır. Avları arasında dikkatsiz Spritelarda vardır. Derilerinin rengi yosun yeşilidir. Küçük kırmızı gözleri, uzun güçlü bir kuyrukları ve güçlü pençeleri vardır.

Ayna Ruhlar (Dailm’shy): Gerçek bir görünüşleri yoktur. Onlara bakan kişinin soluk bir yansıması olarak görünürler. Meraklı oldukları için yabancıların peşine takılırlar; ama saldırmazlar. Ayna Ruhlarla göz göze gelen bir kişi onda kendisini görür ve geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekteki yaşamından karışık parçalar görerek büyülenir. Bu görüntüler kişinin aklını kaçırmasına sebep olacak kadar güçlüdür. Çünkü ona bakanlar atacakları her adımın nelere sebep olacağını görürler. Ayna Ruh’un gözlerinde binlerce kez ölümü yaşarlar. Bazen kendilerinin bazen de sevdiklerinin bu korkunç sonla karşılaştığını görüp bunu durdurmak isterler. Ayna Ruhlar saldırgan olmasalar bile onlara dokunan herkesin ölümüne sebep olan bir yapıları vardır. Büyüye karşı bağışıklıdırlar.

Yılanlar (Drag’naar-khalys): Devasa kurumuş kan rengindeki kobralara benzeyen saldırgan bir türdürler. Gözleri yoktur; ama koku alma ve işitme duyuları bu kusurlarını telafi edecek kadar güçlüdür. Çatallı dilleri ve ağızları dişlerinden damlayan zehir gibi kapkaradır. Tıslamaları hafif bir fısıltı gibidir; ama kızdıklarında kulakları sağır eden bir şekilde tiz bir sesle kükrerler. Büyülü varlıklarla beslendikleri için büyüyü hissedebilirler.

Işığın Bekçisi (Smeel’diarra’dahl’dymandre): Altın renkli devasa bir kuştur. Ruhsal Boyut’un koruyucusu olarak bilinir. En karanlık yerlere bile gidebilir ve gittiği her yere ışığını da beraber götürür. Karanlıkta yaşayan varlıklar ondan korkar. Ölüm Melekleri’nin korktuğu tek varlık odur (tanrılar dışında). Sadece boyutun bütünlüğünün tehlikede olduğunu düşündüğünde ortaya çıkar. Ona zarar verebilecek hiçbir şey yoktur. Gücü tanrılarınkine yakındır. Boyutta yaşayan bütün varlıklardan daha zekidir. Düşünceleri okuyabilir ve telepatiyle iletişim kurabilir. Vaktinin çoğunu hiç kimsenin bilmediği bir yerde uyuyarak geçirir ve düşlerinde tüm boyutu izler. Bir kez uyandığında ise tehdit edici düşüncelere sahip olan her şeyi yok eder. Gerektiğinden fazla güçlenen ve düzeni bozmaya başlayan Ölüm Melekleri’ni yok ederek ona hizmet edenleri de serbest bırakır.


RUHSAL BOYUTUN GARiP VE EGZOTiK MEKANLARI

Tanrıların Merdiveni: Küçük bir gölün ortasında yemyeşil bir ada vardır, bu adanın tam ortasında bir ucu göğe doğru, diğer ucu yerin yedi kat altına doğru giden devasa bir sarmal merdiven bulunur. Merdiven yukarı çıktıkça sarmallarının bir girdap gibi genişlediği görülür. Yer altına giden kısmının da öyle olduğu tahmin edilmektedir; ama inen hiç kimse geri dönmemiştir. Aynı şekilde yukarı çıkanlar da dönemediği için bu merdiven hakkında hiçbir şey bilinmemektedir. Ama Ruhsal Boyut’un tam ortasında olduğu ve boyuta bütün büyünün buradan yayıldığı tahmin edilmektedir.

Gece Göğünün Kubbesi: Gün ışığı altında mücevherlerden yapılmış bir saraya benzemesine rağmen hiçbir odası yoktur. Tek bir büyük odadan oluşmuş gibidir. İçerisinde daima gece hakimdir ve tüm duvarları gece göğünü yansıtır. Bir çok dairesel girişi vardır. Zarif kuleleri içi boş çubuklar gibi hiçbir amaca hizmet etmezmiş gibi görünürler; ama bu yapı büyünün kısa sürelerle depolandığı ve sonra çevreye salıverildiği özel bir yerdir. İçerisinde kimse yaşamaz. Ruhsal Boyut’un varlıklarının hiçbiri bu yapıya giremediği için nispeten güvenli bir yerdir. Ama yapının büyüsü oraya sığınanlara kendilerini korkmuş küçük çocuklar gibi hissettirdiği için çok da güvenilir bir yer değildir. Kısa süreli güç tazeleyici bir sığınak olarak kullanılabilir.

Karanlık Anıt: Kara taşa biçimlendirilmiş kusursuz bir kadın heykeline benzer; ama yüzü yoktur. Ayaklarına kadar uzanan saçları rüzgarla hafifçe dalgalanır gibi görünmektedir. Uzun cüppesi bedenini sarmış ve etekleri hafifçe dalgalanır gibi gösterilmiştir. Bir eli düzeltmeye çalışır gibi saçlarındadır, diğeri ise sıkıca tuttuğu meşaleyi olabildiğince yukarı kaldırmıştır. Ama meşale çevreye sadece Karanlık saçar. Heykel, devasa boyutlardadır ve boyutun en karanlık kısımlarının sınırına ulaşıldığını gösteren bir uyarıdır. Fazla yaklaşan yolcular aniden yaşamlarını kaybederek heykelin içinde lanetli bir yaşama mahkum olurlar.

LARTH'ONAR'IN ÖLÜLER DİYARI

Ölüm Tanrısı Larth’onar, ölüp giden ruhların yine tanrılara hizmet etmesi gerektiğini düşündü ve bunu diğer tanrılara sordu.
Büyü, Yaşam, Karanlığın ve Işığın Tanrılarının onayını aldı ve Ruhsal Boyut’un bir köşesini, kendi hakimiyetine aldı ve oraya yaşayan hiçbir canlının –ki bunlara Işığın Bekçisi de denilen devasa altın kuş da dahildir- girmesini yasakladı. Ruhsal Boyutta olduğu gibi, sonsuz genişlikteki bir yerdi orası. Ölüp gidenlerin rahatını da düşünmüştü Larth’onar, çünkü her ruhun kendine ait bir bölgesi olmasını sağlamıştı.
' Luyth'kner ' dedi oraya. Rothin'den başka Ruhsal Boyut’a açılan kapılar olmasına rağmen Ruhsal Boyutun bu bölümüne açılan herhangi bir kapı yoktu. Larth’onar, hiçbir ölümlünün girmemesini sağladığı Luyth’kner’de, sadece oraya gelebilmekle kalmayıp, ruhları da çalıp götürebilecek tek şeyi biliyordu. Dört elementin gücü, ölümün gücünü her zaman ve her ortamda mağlup etmesi için donatılmıştı. Bunu engellemeliydi çünkü ölüler ya Rothin'den ayrılacaktı ya da bu yarattığı ülkede kalacaklardı.Rothin'de kalmak gibi bir şansları yoktu ve olmamalıydı.Etrafta dolaşan ruhları olmasını isteyen büyücüler çıkabilirdi ilerleyen zamanlarda ve bunun için Luyth'kner'e açılabilecek olan kapılar yaratmak isteyeceklerdi.Bunu önlemek isteyen Tanrı Larth’onar , Rothin'e üç kapı yerleştirdi; Luyth'kner'e açılan. Her biri bir kıtada olan kapıları ve yerlerini, sadece Larth’onar Rahipleri biliyordu.
Ölülerin Hakimiyetini elinde tutan Larth’onar, kapılara üç tane güçlü büyücü ruhu yerleştirdi ve burayı korumalarını söyledi. Ölmeden önce sahip oldukları gücün iki katından fazlasını geri alan büyücüler, şimdiye kadar hiç geçilmeye çalışılmayan kapılarda, gelecek kişileri beklemektedirler.
Luyth’kner’de elf-insan-buçukluk-ork yada kentaur ayrımı yoktur. Sadece iyi ve kötü ayrımı yapılır, zaten bu ayrım da Rothin’de belirlenmiştir. İyiler, zaten Işığın Tanrıları’nın gözetimi altındadır ve böyle kalacaklardır. Bu yüzden onlara Ruhsal Boyutta, oranın aydınlık kısımlarında dolaşabilme izni verilmiştir. Ama şu kesinlikle bir yanlıştır: Luyth’kner, asla bir yargılama yeri değildir. Sadece ve sadece ruhların toplandığı yerdir.
Kötüler ise, Ruhsal Boyut’un sadece karanlık kısımlarına gidebilirler. Tarafsızlar ise her iki kısımda da dolaşabilirler.

Luyth’kner’in belirlenebilen dört kenti:

Alkerat: İyi ruhların sahip oldukları mekanların bulunduğu kısımlardır ve özellikleri, sahibi olan kişilerin ihtiyaçlarına göre düzenlenebilmektedir. Bluuh’diad’ın Luyth’kner’deki eseridir.
Traffun: Kötü ruhların yerleştiği tek mekandır. Dev bir bataklık gibi görünür çoğunlukla. Zehirli gazlar, helezonlar halinde yukarılara çıkar ve dev bulutlar oluşturur. Bu bölüm, Ugh’wievan tarafından yaratılmıştır.
Lasxlce: Tarafsız ruhların iki şehrinden birisi olan Lasxlce, devamlı kahverengi bir ışıkla aydınlanır ve bundan başka hiçbir özelliği bilinmemektedir. Çünkü tüm tarafsız ruhlar, Prilko’ya akın etmektedir.
Prilko: Luyth’kner’in en büyük şehridir. Büyük bir meydanı kesen dört cadde üzerindeki mekanlarla capcanlı bir şehirdir. Ölülerin tüm ihtiyaçları burada karşılanabilir, tabii nasıl ihtiyaçlar duyuyorlarsa...

Astral Seyahat Yapmak İçin Teknikler

1. Vücudunuzu rahatsız eden ve hissettiğiniz tüm aksesuarları çıkartın. (saat, yüzük, kolye)
2. Göz kapaklarınıza direkt ışık gelmeyecek şekilde odayı karartın.
3. Rahat edebileceğiniz bir pozisyonda fakat mümkün olduğunda sırt üstü yatın.
4. Üzerinizde sizi rahatsız etmeyecek, terletmeyecek ya da üşütmeyecek giysiler olmalı. Vücut ısınızı normal seviyede tutacak şekilde ayarlayın.
5. Nerede ve hangi zamanda olursa olsun mutlaka rahatsız edilmeyeceğinizi bildiğiniz bir yerde olun.
6. Rahatlama durumuna geçin.
7. Nefesinizi yarım açık dudaklarınızdan alıp verin.
  • KLASİK YÖNTEM : Rahatlama ve Uçma İsteği
1. Ayağınızdan alnınıza kadar vücudunuzu nokta olarak düşün ve zihinsen gücünüzle bedeninizin 1 metre yukarıda olduğuna odaklanın.
2. Astral bedeninizin alın kısmını vücudunuzun ayak hizasına gelecek şekilde ileriye gittiğine odaklanın.
3. Ayaklarınız sabit bir noktada kalacak ve yüzünüz 90 derece dik gelecek şekilde yukarı ve ileri doğru kalktığınızı ve ayaklarınızın üzerinde doğrulduğunuzu düşünün ve buna odaklanın.
  • TERS DÜŞÜNME : Beyin Aldatmacası
1. Hazırlık bölümündeki aşamaların tümü gerçekleştirilir.
2. Kuzeye doğru yatış pozisyonunuzu, güneye doğru yatmış gibi düşünerek beyninizi aldatmaya çalışın.
3. Beyniniz devamlı kuzeye doğru olduğunuzu ispatlamaya çalışacaktır. Beyninizi inandırdığınız anda titreşimlerle birlikte yükselmeyi gerçekleştirin
4. Yükselmede zorluk çekiliyorsa her nefes verişinizde biraz daha hafifleyip yükseldiğinize odaklanın.
5. Yükselmenin diğer yolu ise yukarıda asılı bir ipi çektiğinizi düşünmektir.
6. Eğer titreşimler halen oluşmamışsa ipi her çektiğinizde belli bir rahatlama ve titreşimler meydana gelecektir.
7. Uğraşılar sırasında birden fazla tekniği kullanmaktansa her adıma tam konsantre olmak akla başka şeyleri getirmeyeceğinden mutlak başarıya kolayca gitmenizi sağlayacaktır.
8. Ayrılma tam olarak gerçekleştiğinde görüntüler ve uğultular başlayacaktır. (herkes için aynı olmayabilir)
9. Artık yapmanız gereken tek şey düşüncelerinize hakimiyet ve uçuş provalarıdır.
  • KENDİLİĞİNDEN VE ŞOK ETKİ İLE : Yan Etkenler ve Beyin Gücü
Bayılma, ağır hastalık, ağır uyku hali, ani şoklar ve trafik kazası gibi etkiler sonucunda istem dışı olan astral ayrılmalardır. Kişiler genelde bu durumlarda bir anda kendilerini beden dışında bulurlar fakat durumun farkına varamadan bedenlerine geri dönerler. Normal uyku halinde de bu ayrılma yaşanması sonucunda rüyalar görülür. Uyku sırasında düşme, uçma gibi etkiler istem dışı yapılan astral seyahatlerin belirtisidir.
  • BİLGİSAYAR YAZILIMLARI : Yardımcı Etkenler
Robert MONROE Astral Seyahat Araştırma Merkezinin yaptığı araştırmalar sayesinde binlerce kişi onların verdiği kasetleri ve cd’leri dinleyerek OOBE (Out Of Body Experience) olarak da adlandırılan beden dışı deneyimleri gerçekleştirmişlerdir.
İnternette de bulabileceğiniz programlar ile siz de beyin dalgalarınızı yavaşlatarak amacınıza daha hızlı ulaşabilirsiniz.
Bu noktada dkkat edilmesi gereken en önemli konu, kullanacağınız programın tam oalrak neyi amaçladığını bilmektir. Kullanılacak hatalı bri ses frekansı ya da program sizi ciddi sıkıntılara sokabilir. Özellikle de bilinçaltına mesaj kaydeden okumalar ile hazırlanmış subliminal ses kayıtlarından kaçınılması şiddetle tavsiye edilir. Yöntem doğru olsa da, hazırlayanalrın konuya ne kadar vakıf olduğu her zman soru işaretidir!
  • GRUP ASTRAL SEYAHAT : İleri Teknikler ve Grup Çalışmaları
Her ne kadar gerçekliği tartışılsada bazı grupların aynalara bakarak tam konsantre yoluyla grup olarak astral seyahate çıktıkları öne sürülmektedir. Okuduğum bir yazıda dört kişinin bunu yaptığını ve gördüklerini ortak olarak anlattıklarına bir kez rastlamama rağmen çok fazla üstünde durulmamıştır. Fakat astral seyahat beyinin bir oyunu değilse, grup astral ayrılma tartışılmaz bir gerçekliktir.
  • HİPNOZ YOLUYLA : Etki Altında Kalmak
Hipnoz kısa bir tabir ile, deneğin hipnozitörün etkisiyle bazı aşamalardan geçirilerek etki altına alınması ve belirli sınırlar ve çerçeveler içerisinde eskiye dönüş yada bilinç altını ortaya çıkartmaktır. Kişiye gerçek hayatında yapmayacağı bir eylemi hipnoz sırasında yaptıramayacağımız gibi, tek taraflı hipnoz ile astral seyahati de gerçekleştiremeyiz. Bunu yapabilmenin tek şartı, her iki tarafında bu konuda bilinçli ve istekli olmasıdır. Eğer bu koşullar sağlanırsa astral ayrılmanın en kolay yöntemi bilinçli hipnozitörler tarafından hipnoz ile yapılabilir. Fakat hipnoz sırasında bilinç altı ortaya çıkacağından sonucun gerçekten astral ayrılmamı yoksa beyinin bir oyunumu olduğu kesinlik kazanmaz.

Yani unutulmaması gereken birkonu, hipnoz kesinlikle sırf deneme maksatlı ya da yetkisiz kişile rtarafından yaptırılacak bir müdahale değildir!
  • SU ALTI YÖNTEMİ :
Eğer yeterli konsantre haline girmenize rağmen bedeninize sıkışıp kalmış ve Astral çıkış yaşamakta zorlanıyorsanız, kendinizi su altında düşünün, yavaş yavaş nefesiniz azalıyor ve mutlaka yukarı çıkmanız gerek, ayağınıza dolanan yosunlarıdan kurtulabilmek için çabalıyorsunuz, bir yandan azalan nefesiniz ve yukarı çıkma isteğiniz sizi birden vücudunuzdan dışarı doğru fırlamanıza sebep olacaktır.
  • HEDEF VE ARZU FAKTÖRÜ :
Astral Seyahati deneyecek kişi kendi evinden bir cisim seçmeli ve onu derin bir şekilde düşünmelidir. Bu bir sanat eseri, çok sevilen bir eşya olabilir. Gözlerinizi ne zaman kapatsanız net bir şekilde canlandırabileceğiniz dereceye gelene kadar çalışmalısınız. Bununla birlikte bazı sakin zamanlarınızda o cisimle olma isteği pratikleri yapmalısınız. Onunla olmayı ARZU etmelisiniz.

Burada ilk dikkat edilecek husus üzerinde yoğunlaşılan cisim asla bir çocuk olmamalıdır. Bir çocuğu güçlü bir şekilde düşünerek auranızda oluşan enerjilerle o çocuğa zarar verebilirsiniz.

Sonuç olarak ortada ulaşılması seçilmiş bir hedef (cisim) ve ona ulaşmak için beslenen güçlü arzu faktörü.
  • KONANTRASYON VE MUM YÖNTEMİ :
Bilindiği gibi düşünceden arınma ve derin konsantre olabilmek için uygulanabilecek en iyi teknik sesszice oturup zihni boşaltmaktır. Mum tekniği ise konsantrasyonla belli bir rahatlamaya geldikten sonra yapılır.

Öncelikle karanlık ortamda bir mum ve tütsü yakılmalıdır, tütsü koku itibariyle konsantreyi tamamlayacaktır, arzu edilirse çok hafif klasik müzik yada içimizdeki mistisizmi uyandıracak bir müzik de eşlik edebilir. Oturduğumuz yerden çok yakınımızdaki muma gözlerimizi kırpmadan ve hiçbirşey düşünmeden bakılmalıdır. Zaman geçtikçe gözler yaşarabilir, bu durumda ovalamadan sadece ellerin bileğe yakın kısmını çok hafif gözlerimize bastırarak 2 dakika kadar beklemeli ve tekrar muma konsantre olup düşüncelerden arınarak bu tekniğe devam etmeliyiz.

Her teknik gibi bu tekniği de belirli aralıklarla tekrarlamalı ve her gün bir önceki güne nazaran ne değişiklikler yaşandıysa ona göre tekniğe kendinize göre kolaylaştırıcı ekler yapılabilir.
  • ODAKLANMA YÖNTEMİ :
Bunu yatağa yattığınızda yapın. Göz hizanızda odaklanacak birşeye ihtiyacınız olacak; Gökteki ay, yıldızlar, kristal yada beğendiğiniz herhangi bir obje. Fakat mum yada yanan benzeri birşey olmayacak.

Objeyi yatarken görebileceğiniz bir yere koyun. Uyuklamaya başlayana kadar objeye dikkatlice bakın. İlk zamanlarda sonuç hüsran olabilir. Ve bunu yaparken uyup kalabilirsiniz. Ama bir kaç deneme sonra olacaktır.

Objeyi bulundurun göz kapakları ağırlaşana kadar. Sonunda gözkapaklarınız kapanabilir. Buna rağmen siz objeyi güçlü bir şekilde göreceksiniz. Bu durumda astral bedeninizle ayağa kalkın. Yattığı yerde huzurla uyuyan fiziksel bedeninizi gördüğünüzde sakın şaşırmayın!
  • TELKİNLER : Günlük yapılan telkinler otohipnoz gibidir...
Astral Seyahat yapabilmeyi hedefleyen ve yapmakta zorlanan herkese bir tavsiyem oldu, öncelikle klasik çıkış yöntemlerinden önce, uykuda farkındalık (Lüsid Rüyalar) yöntemini denemeleri. İster Astral çıkışı klasik yönötemlerle yapın isterseni uykunda farkındalık yöntemini deneyin, en başta yapmanız gereken, belkide en etkili yol telkin metodudur.

TELKİN METODU : Her gün aklınıza geldikçe ve özellikle yatağa yatmadan önce "rüyada ilginç bir şey görürsem bunun rüya olduğunu hissedeceğim ve bilincimi kazanacağım" diye tekrar eder hatta buna yoğunlaşarak uyursanız kısa bir süre içersinde bunu gerçekleştirebilirsiniz. Sonuç olarak rüyadayken olağandışı gördüğünüz birşey olursa gündüz yaptığınız ve bilinçaltınıza yerleşen bu telkinler devreye girecek ve bunun rüya olduğu konusunda sizi uyaracaktır. Rüyada olduğunuzu farkettiğiniz andan itibaren yapmanız gerekenler, öncelikle heyecan yada panik yapmamak, unutmayın ki bunun olmasını uzunca bir süredir istiyorsunuz, ardırdan da uçmayı yada o anda bulunduğunuz ortamdan uzaklaşmayı istemek olmalı, bunu gerçekleştirdiğiniz anda artık Astral Dünya kademelerinden "Rüyalar Alemi" kısmında geziyor olacaksınız. Belkide bu yol en az uğraştıran ve en çok kullanılan yoldur.

Unutmayın ki telkinlerden günlük hayatımızda da yararlanabileceğimiz gibi Astral çıkışı yaşadıktan sonra klasik paniklemeleri ve korkuları engellemek içinde yararlanabiliriz.

Astral Seyahat Gerçek mi?

 
 Bilim adamlarının yaptığı bir deney, nedeni açıklanamayan ve parapsikolojik olaylar arasında sayılan "beden dışı deneyim"in (astral seyahat) nasıl oluştuğuna ışık tuttu.
      "Kişinin fiziksel bedeni dışında ve bilinçli bir şekilde başka mekanlara yaptığı yolculuk ve bu bedeniyle geçirdiği deneyimler" olarak tanımlanabilecek bu olayın nörolojik nedenini bulmayı amaçlayan Londra Üniversitesi ve İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü uzmanları, "astral seyahate" benzer bir deneyim yaratmak için sanal gerçekliğin kullanıldığı deneyler yaptı.
      Uzmanlar, beyni şaşırtarak "fiziksel bedenin başka bir yerde olduğuna inandırmak" için, sanal gerçeklik gözlükleri kullandı. Sanal gerçeklik gözlükleriyle yaratılan görsel illüzyon ve bedenlerine gerçekten dokunulduğu hissi, deneklerde "fiziksel bedenlerinden çıktıkları" hissi yarattı.
      Araştırmacılar, deney sonucunda elde ettikleri bulguların, cerrahların "uzaktan ameliyat yapması" ya da gerçeklik hissi artmış bilgisayar oyunları kurgulanması gibi pratik sonuçları da olabileceğini belirtti.
      Bazı uzmanlar, astral seyahat ya da "beden dışı deneyim" olgusunun tamamen doğaçlama olarak geliştiğini öne sürerken, bazıları ise bu deneyimin "tehlike altında olmakla" ilgisi olabileceğini, ölümcül bir durumla yüz yüze gelmenin ya da alkol, uyuşturucu kullanmanın tetikleyici olabileceğini savunuyor.
      Başka bir teoriye göreyse bu deneyim, kişilerin bedenleriyle ilgili olumsuz algıları olması ya da bedenleriyle yeterince "ilişki" kurmamalarından kaynaklanabiliyor.
      
      "KENDİMİZİ GÖZLERİMİZİN OLDUĞU YERDE SANIYORUZ"

      İsviçre’de yapılan deney, "beyindeki, dokunma ve görme merkezleri arasındaki bağlantı kopukluğunun" fiziki bedenin dışına çıkıldığı hissi yaratabileceği varsayımı üzerine kuruldu.
      Gönüllü denekler, gözlerine sanal gerçeklik gözlükleri takarak, bir kameranın önünde ayakta durdu. Denekler, bu gözlükler sayesinde, kendi bedenlerinin üç boyutlu arkadan görüntüsünü, kendi önlerindeymiş gibi görebiliyordu. Araştırmacıların, sırtlarına bir kalemle dokunduğunu gözlükler sayesinde görebilen denekler, kalemin gerçek sırtlarına değil, önlerinde gördükleri "sanal sırtlarına" dokunması sonucu onu algılıyormuş gibi hissettiklerini söylediler.
      Bir sonraki aşamada, deneklere gösterilen görüntü değiştirildi ve deneklere, sanal gözlükler aracılığıyla, gerçek bedenleri değil, bir mankenin sırtının üç boyutlu görüntüsü gösterildi. Mankenin sırtına kalemle dokunulduğunu gören denekler, buna rağmen önlerinde gördükleri bedeni "hala kendi bedenleri gibi algıladıklarını" ifade etti.
      Gözlükleri çıkarılan ve birkaç adım geri yürütülen denekler, eski yerlerine dönmeleri istendiğinde ise gereğinden fazla yürüyerek fiziki bedenlerinin değil, sanal bedenlerinin eski pozisyonuna yakın yerde durdu.
      Londra Üniversitesindeki ekibin yaptığı deney de benzer bir mantık üzerine kuruldu. Buradaki ekibin başkanı Dr. Henrik Ehrsson, kendi deneklerinin "sanal bedenleri tehdit altındayken, gerçekmiş gibi algılayarak psikolojik tepkiler verdiğini" saptadı.
      Dr. Ehrsson, "Bu deney, beden dışı deneyimde kişinin görsel algısının çok önemli olduğunu ortaya koyuyor. Başka bir deyişle bedenimizin, gözlerimizin olduğu yerde olduğunu sanıyoruz" diye konuştu.
      Bulgularını yorumlayan bilim adamları, bu deneylerin "beden dışı deneyim"i laboratuvar ortamına taşıdığını ve nasıl meydana geldiğiyle ilgili en önemli teorilerden birini sınadığını belirtiyor


Astral Seyahat Yapanlar

angeleyess
09.06.2008, 15:10
Bunu iki ya da üç kez uyurken yaşadım. İlk başlarda kendim astral seyahat etmeyi bilinçli olarak isteyerek bu konuda çalışıyordum fakat ayrılma noktasında bir türlü cesaretimi yüzde yüz toplayamıyordum. Aradan geçen bir kaç günden de sonra uyurken hem de uykumun ortasında birden bedenimde çatırdamalara benzer sesler duydum ve yukarı yükseldiğimi farkettim, çok geçmeden kendi bedenimi aşağıda yatakta yatarken gördüm ve inanılmaz ürperdim, o sebeple bedenimden uzaklaştım.

Bu harika bir histi, kendimi kuş gibi hissediyordum, duvardan geçerek mutfağa gittim önce sonra annem ya da babam ikisinden biri kalktı ve su içmeye geliyordu ben yine beni görmelerinden mi korktum bilmiyorum uzaklaşmak istedim bu kez aynanın karşısına geçtim, belki kendimi görebilirim diye fakat çok karanlık olduğundan mı yoksa bedenim olmadan gözükmedğmden mi göremedim zaten ayak sesi gelince diğer boş odaya geçtim ve hemen duvardan geçerek havaya yükseldim, apartmanın dışına çıktım resmen her şeyi çok net hatırlıyorum, evimiz 3. kattaydı o zamnlar, havadayken direklerin üzerinden geçen tellere bakıyordum geçen nadir arabaları, her zaman bildiğim sokağı bütün ayrıntıları sanki yaşıyormuş gibi görüyorum, o kadar bilinçliydim ki tıpkı yaşarken olduğu gibi tek fark havada uçmak ve kuşlar kadar hafif hissetmek, sonra ölmediğimi düşünüyordum, kendi çabalarımla yapamadığım şeyin olduğunun tamamen bilincindeydim ve ölmenin o kadar da kötü bir şey olmadığını düşündüm ve tamamen hissettim en çok o huzuru beğendim son derece huzur, ölmüş insanlardan bi iki tanesiyle konuştum, biri çocukları olan bir kadındı ve çok sıcak biriydi.

Bu ilk yaşadığım en uzun süren seyahatimdi. Bir süre geçtikten sonra büyük bir hızla bedenime doğru çekildim ve yine büyük bir sarsıntıyla bedenimde buldum kendimi, gözlerimi açtım çok hızlı nefes alıp veriyordum, kalbim çok hızlı atıyordu, o günden sonra hayata ve yaşama bakış açım tamamen değişti hem de benim için çok olumlu yönde.

İkincisini de aynı şekilde yaşadım fakat tam gitmek istediğim yere (o zamanlar sevdiğim ve uzun zamandır görüşmediğim kırgın bir arkadaşımı bir kaç saniye de olsa uyurken de olsa görmek istemiştim) doğru giderken yarı yolda aniden bedenime çekildim. Sanırım onun yanına gitmemem gerekti diye düşünüyorum, bir şeyler gitmemi engelledi anlamında yoksa ben çok istiyordum.

En çok o çatırtılara benzeyen ses ve sarsıntılardan rahatsız olduğum için bir süre sonra kendi kendime kontrolüm dışında tekrar bunu yaşamak istemiyorum dedim ve sanırım bilinçaltım gerekeni yaptı.

Sadece kordonumu hatırlamıyorum, onu hiç görmedim ve çok merak ediyorum. keşke baksaydım daha dikkatlice fakat ben yukarı doğru yükselirken de hiç dikkatimi çekmedi.

Sonuç olarak bunu yaşamak güzeldi ve iyi ki yaşadım, bir gün tekrar istersem olacağını biliyorum sadece istemem yeterli yine uykuda çıkıp gezeceğim, kuşlar kadar özgürce.....
BLOTKHAYSER
11.10.2008, 15:31
Eğer gezmeyi başarırsan söyle, ben gezemiyorum direk istediğim yerde oluyorum.

Eğer gezebilirsen nasıl yaptığını paylaş, umarım sorun bendedir.
nayk
11.10.2008, 20:13
Hayal ediyorum da; gece bedenimden çıkıp bir yerlere gittiğimi... Ben herhalde görmek istediğim tek insanın yanına giderdim. Deli gibi özlediğim... Umarım bir gün bende başarabilirim. :(
BLOTKHAYSER
11.10.2008, 20:22
Hayal ediyorum da; gece bedenimden çıkıp bir yerlere gittiğimi... Ben herhalde görmek istediğim tek insanın yanına giderdim. Deli gibi özlediğim... Umarım bir gün bende başarabilirim. :(

Aslında benim şu şekilde oldu:

Sevgilimin değil, manevi kardeşimin yanına gittim.

Avea sağolsun bu arada, yarı uykulu bir şekilde konuşurken, bir anda kendimi onun odasında buldum. Odasını gezdim ve bedenime döndüm.

Odasını ilk defa görmüştüm. Ona odasını ve odasındaki eşyaları anlattım. 2 senedir hala nasıl yaptın diye sorar ve aynı şoku yaşar.

İsteyerek olmadı, sadece bir an orada olmak istedim, saniyelik bir şeydi. İçim geçmiş.

Sonrasında ordaydım.
RAZYEL
12.10.2008, 01:48
Cinler, ruhlar veya melekler insana astral seyahate yardimci olurlar mi yani rehberlik yapabilirler mi sizce?
BLOTKHAYSER
12.10.2008, 11:00
Rehberlik yapabilirler, zarar da verebilirler ama ruhlar ne demek oluyor?

Allah'ın izni olmadan hangi kişinin ruhu ikinci berzahtan çıkabilir ki?

O boyutta ancak cinler ve melekler görülür ki müşahede ettim bunu.

Aranızda 5. boyut uzerindeki boyutlara çıkmayı bilen var mı? Çağırdığım hiç bir melekten bunun cevabını alamadım.
simsiyah
15.10.2008, 18:15
Eğer gezmeyi başarırsan söyle, ben gezemiyorum direk istediğim yerde oluyorum.

Eğer gezebilirsen nasıl yaptığını paylaş, umarım sorun bendedir.

Direk istediğin yerde olmak da başarı. Ben de olabilsem keşke... Gezmesi kusur kalsın ama başaramıyorum.
samir_22
16.11.2008, 00:16
Ya ben bunu bugün denedim.Tam olmasada bayağı kendimi kontraste etmiştim.Uyku ile uyanıklık arasından bir devreye girdim.İçimden bir şeyin dışarıya çıkmaya çalıştığını hissettim.Elim ayağım ve bedenim müthiş titremeye ve karıncalanmaya başladı.İçimdeki şey yukarıya çıkmak için müthiş çabalıyordu ama bir türlü çıkamıyordu.Korkmaya başladım ve daha fazla dayanamayarak gözümü açtım.Gözümü açtığımda kollarım,ellerim yukarı da ve belimden yukarısının yerden bir miktar yükseldiğini gördüm.Bu dehşetle her halde iki üç gün yaklaşmam :eek:
obsesif
19.11.2008, 01:03
Astralde bilmediğim varlıklarla karşılaşıp,zarar görmekten dahası onları görmekten korktuğum için kısmen başarı sağladım,Ama okuduğum diğer astral konularında anlıyorum kş eskiden çıkıyormuşum:Dçünkü rüya görürken aman biliyorum bu rüya nasılsa birazdan uayanacağım derdim,bunu annem yada arkadaşlarıma anlattığımda kimse inanamazdı:)
Chillout
15.12.2008, 16:32
Eger gezmeyi basarirsan soyle ben gezemiyorum direk istedigim yerde oluyorum

eger gezebilirsen nasil yaptigini paylas umarim sOrun bendedir

Evet ben de direk istediğim yerde oluyorum.Gezinti esnasında gariplikler oluşuyor pek yapamıyorum.
ceren1
19.12.2008, 19:35
Evet ben de direk istediğim yerde oluyorum.Gezinti esnasında gariplikler oluşuyor pek yapamıyorum.
evet astralde öyle yürüyerek gezmek olmaz , eğer benim gibi yürümeği denerseniz sanki biri sizi durduruyor aşırı ağır çekim gibi çok yavaş bir hareket olur. bunu yabancı bir sitede okumuştum sonra neden yürüyemediğimi anlamdım yani bu astraldeki herkes için geçerli, rüyada yürüyebiliriz çünkü rüya hayal imajdan ibaret hertürlü imaj olur ama astral beden fiziksel yapıda olmadığından adım atamazsınız sadece zihinsel olarak aklınızdan küçük mesafede yerlerde olmayı geçirirsiniz ve olursunuz. böylece bir nevi yürümüş olursunuz.
kermit
19.12.2008, 19:56
ben astral seyehat hiç yapamıyorum arkadaşlardan fikir verebilecek birisi var mı?
dante
19.01.2009, 10:27
astral seyahat ilgimi çekmediginden çalışmamıştım ben hiç.ama yaklaşık 1 yıl önce uyurken yatagımdan kalktım çok susamıştım su içtim gezindim evin içinde saate baktım 3:58di..sonra gözümü açtım yatağımdaydım yine kalktım su içtim gezindim saate baktım 3:58 o anda farkettm aynı davranışları saniyeler önce yaptığımı.o günden beridir ara ara tekrarlanıyor bu tarz durumlar.bazen gece uykumda farklı mekanlara gidiyorum..yalnız en çok ta susadığım zamanlarda oluyor.
prenses93
19.04.2009, 11:02
ya bende astral yapmak istiyorum niyet edip yatıyorum gitmek istdiğm yeride niyet ediyorum diğer gün gitmeyi niyet ettiğim kişilere soruyorm anomal bişi vamıydı die bişiler yapmış oluyrum ambi türlü ne yaptğım ben göremiyorum buneden sizce
asagnak
19.04.2009, 13:50
bilinçli insanların denemesi şart bence çünkü bazı olumsuzluklar yasana biliyor astralda bunu astral yapan arkadaşlar cok iyi bilirler.kopmalar ve kopamamalar bence sitede yazılan astral bölümünü tekrar ve iyice bir okuyunuz.bende bunu yapıyorum ama nasıl neden yapıyorum bılmıyorum
yada söyle dıyım ben bılınclı olarak yapmıyorum.
son_bahar
20.11.2009, 23:23
Selam. Böyle bir seyehat bende yaptim, ben Almanya da yasiyorum. Birgün Türkiye'yi cok özledim. Ve yataga uzandim ve büyüdügüm yeri düsünmeye basladim.Kendimi öyle bir vermisim ki kalktigimda sanki oradan gelmis gibiydim. Ve hep ablami hayal ediyordum. Ertesin gün ablam beni aradi ve bana Türkiye'ye ne zaman geleceksin diye sitem etti. Bende neden bana sitem ediyorsun diye sordugumda bana, dün gece sanki sen buradaydin, senin sicakligini hissettim dedi. Bende rüya görmüs olabilecegini söyledim. O da bana olamaz cünkü teyzem ve birkac cocukluk arkadaslarimda hissetmisler. Ve o günden beri bu konulara cok ilgim var. Yoksa önceden böyle bir seyin olabilecegini bilmiyordum.:driving:
logii
20.11.2009, 23:41
Öncelikle hoşgeldiniz sn son_bahar. Yazmış olduğunuz yazıda ablanızı düşünerek yattığınızı söylemişsiniz. Ve uykudan uyandıgınzıda ablanızın sizi araması ve Türkiye'ye gelmenizi sitem etmesi bence astral projeksiyon ile alakalı değildir. Çünki; astral boyutta iseniz, gerçek boyut ile alakanız kesilir.. Yani; duvarların içerisinden geçebilirsiniz, uçabilirsiniz vsvs.. Herhangi gerçek dünyadan birinin sizi görmesi mümkün değildir. Ancak astral boyutta olabilir bu.. Yatarak ablanızı düşündüğünüz de ablanıza yollamış olduğunuz '' bilinçsiz telepatidir. '' Yani telepati yoluyla ablanızın aklına girmiş olabileceğinizi düşünüyorum..
el-fa
22.11.2009, 12:22
Merhaba deneyimleri olan arkadaşlara bir söylemek istiyorum.Geçen gün açtığım bir konuda rüyamla ilgili birşey anlatmıştım bir mod. arkadşımızda bilinçsiz astral seyahat demişti. Dün gece bilinçli düşünerek yapmaya çalıştım biranda kendimi sel felaketinin yaşandığı bir yerde buldum insanlar sele kapılıyorlardı ve kurtarmak için onlara yardım ediyordum sele kapılan bir kadının kolundan tuttum onu kendime doğru çekmeye başladım kendimi yukarıdan da izliyordum kurtarmaya çalıştığım kadının üzerinde hani kıyafetlerin olmadığı ama çuval tarzı kumaşların elbise gibi yapılıp giyildiği çuvaldan bir elbiseydi.Ben yine bilinçsizce geçmişemi yolculuk yaptım ne yaptım anlamadım biran önce kadını oradan kurtarıp uyanmak istiyordum.Kurtarıp kurtarmadığımı hatırlamıyorum ama uyandığımda sabah ezanı okunuyordu. Dudağım da uçuklamış durumda.
Mortho
22.11.2009, 12:24
Bu seferkinin astral seyahat olduğunu sanmıyorum. Çünkü astral seyahatte birilerini tutup çekemezsiniz.
el-fa
22.11.2009, 12:27
Bu seferkinin astral seyahat olduğunu sanmıyorum. Çünkü astral seyahatte birilerini tutup çekemezsiniz.

Anladım kendimi o kadını kurtarmaya çalışırken gördüğüm ve onu kurtarıp uyanmayı düşündüğüm için öyle sandım o zaman.Teşekkürler.
hüseyin24
14.12.2009, 12:46
Ben de uzun zamandır süren çalışmalarıma rağmen bir türlü çıkışı başaramadım
ama bunu canı gönülden yapmak istiyorum.
suzansuziş
14.12.2009, 15:58
Arkadaşlar ben de buna benzer şeyler yaşıyorum son zamanlarda.Psikolojik midir nedir bilemiyorum sürekli rüyalarımda ayrılmak üzere oldugum eşimi görüyorum.Gece uyanıyorum,kalkıyorum tekrar uyuyorum gene o.Fikri olan var mı?

Ve hatta son zamanlarda aklımda hiç yanına gitmek yokken gördügüm rüyadan sonra uçak bileti bakmaya başladım.Sonra tuttum kendimi ne yapıyorum ben diye.Eşimin düşünceleriyle ilgili bir şey olabilir mi bu rüyalar ve oraya gitmek istemem?
auk__12
18.12.2009, 13:01
Lucid rüyayı becerebildiğime göre Çalışırsam Bunu da beceririm umarım.İlk yapacağım şey Kpss sorularını bulmak olurdu.İkincisini de söylemeyim neyse..:)
logii
18.12.2009, 13:43
Merhaba deneyimleri olan arkadaşlara bir söylemek istiyorum.Geçen gün açtığım bir konuda rüyamla ilgili birşey anlatmıştım bir mod. arkadşımızda bilinçsiz astral seyahat demişti. Dün gece bilinçli düşünerek yapmaya çalıştım biranda kendimi sel felaketinin yaşandığı bir yerde buldum insanlar sele kapılıyorlardı ve kurtarmak için onlara yardım ediyordum sele kapılan bir kadının kolundan tuttum onu kendime doğru çekmeye başladım kendimi yukarıdan da izliyordum kurtarmaya çalıştığım kadının üzerinde hani kıyafetlerin olmadığı ama çuval tarzı kumaşların elbise gibi yapılıp giyildiği çuvaldan bir elbiseydi.Ben yine bilinçsizce geçmişemi yolculuk yaptım ne yaptım anlamadım biran önce kadını oradan kurtarıp uyanmak istiyordum.Kurtarıp kurtarmadığımı hatırlamıyorum ama uyandığımda sabah ezanı okunuyordu. Dudağım da uçuklamış durumda.

Sanırım yaptığınız şeyden korkmuşsunuz.. Genellikle, bazen kendinizi gördüğünüzde ilk olan şey irkilmedir.
auk__12
23.12.2009, 16:27
Ben tam olarak ne olduğunu anlayamadım.Biri bana açıklarsa sevinirim;Astral seyahate odaklandım;uzamıştım uykum hiç yoktu.Etrafımdaki herşeyi kendime çok uzak hissetmeye başladım.Garip bir duygu hali içindeyken,biranda ne kadar az nefes aldığımı farkettim ve kendime geldim.Uzun bir süre soluksuz kaldım gerçekten zor nefes aldım.Sizce şimdi nedir bu? Biraz olsun becerebildim mi acaba?
URUMHAMATAHAYİL
23.12.2009, 16:36
astral için bir deneyim mi bilemiyorum kişiler farklı farklı deneyimler yaşayabilir. trans halini yakalamaya başlamış olabilirisiniz. ama tras için bol nefes daha iyidir
auk__12
23.12.2009, 16:42
Peki kendimi herşeyden oldukça uzak hissetmem nasıl bir durum? Yani birde nefesimin kesildiğinin farkında değildim.Normalde farkında olmalımıyım?
URUMHAMATAHAYİL
23.12.2009, 16:44
farkında olabilirsiniz bilinç devreden çıkmaz. her şeyden uzak hissetmeniz normal beklenen bir belirtidir. sonra dönmeye başlarsınız uçtuğunuzu hissedersiniz.
auk__12
23.12.2009, 16:47
Teşekkür ederim.Sevindim şimdi :hurray:
BetHolmes
08.01.2010, 22:18
Merhaba arkadaşlar,
geçen gece yaşadığım astral seyahet deneyimini sizinle paylaşmak istiyorum .Hernekadar bunun o olduğundan emin olmasamda.. Geçen gece uyuduktan sonraa ilginç bi titreme ortaya çıktı sanki bedenim aşırı bi şiddetle sallanıyordu sonra kendimi serbest bıraktım be o an bişeyler farklıydı . Ruhum dışarı çıkmştı ve annem ve babamın odasında gördm kendimi sonra aniden bedenime döndm gözümü açtım ve uyumaya devam etmek için gözümü kapattım saırım 5 dk falan geçmişti ve yine o titreme... Bu sefer kendimi çok ışıklı boş caddelerde gördüm gerçekten ilginçti fakat fazla uzun sürmedi ve ruhum bedenime döndü. Bu gerçek bir astral seyahat midir sizce?
gerçekten bunu merak ediyorum
artenas
09.01.2010, 01:22
ben hep bilinçsiz astral yaşadım ve yaşadığım deneyimler hep gün içinde uyanıkken oldu bu sebeple sende yaşanan durumun bilinç altının bir oyunu mu yoksa gerçek bir deneyim mi olduğunu anlamak bana sorarasan imkansız
karga
09.01.2010, 07:20
bir gece yine cok okumustum kargalarla cok ilgileniyorm bu arada bu onemli bir ayrinti...tam uykuya daldim sokaga ciktim geceydi tabelanin uzerinde bir karga yaklastim ve elmi uzattim ona degdigimde zaman durmustu ve o anda yatagima dondum uyaniktim ama kipirdayamiyordum ve basimda ayni kus saclarimi kaldiriyordu gagasiyla ve boynuma indi ve bne nolur hazir degilim diye debelenmeye calistim imkani yok kipirdyamadim ve sesim cikmadi ama birkac saniye sonra gozleimi acabildim ruya degildi kesinlikle degildi eminim peki neydi..bu bir astral seyahat deneyimi midir?
SyncMarko
02.02.2010, 14:33
bunu basaranları öncelikle tebrik ediyorum keske bende yapabilsem ayrılma aşamasına bile gelemedim :S
Angel777
02.02.2010, 22:34
bunu basaranları öncelikle tebrik ediyorum keske bende yapabilsem ayrılma aşamasına bile gelemedim :S

Ben ayrılma aşamasına geliyorum da,ayrılamadan her şey bitiyor,kalp atışlarım yavaşlıyor,ve birden uzandığım zemini yeniden hissetmeye başlıyorum.
Neden acaba?
logii
02.02.2010, 22:36
Dikkat ve konsantre olamama olabilir. Yeteri kadar odaklanamıyorsunuz.. Yapmadan önce odanızda bulunan elektronik aletlerin hepsini fişten çıkarın ve sessiz bir ortam olması tercih edilir..
Voy
03.02.2010, 16:17
Dikkat ve konsantre olamama olabilir. Yeteri kadar odaklanamıyorsunuz.. Yapmadan önce odanızda bulunan elektronik aletlerin hepsini fişten çıkarın ve sessiz bir ortam olması tercih edilir..
Aynı sorunu bende yaşıyorum her seferinde sadece kolumun çıktığını hissediyorum devamı gelmiyor normale dönüyor herşey.Dediğiniz gibi herşeyi çıkarmak ,konsantrasyon da çok önemli bu.Çok zaman harcamak gerekebiliyor bazılarımız için,daha çok zaman ve emek harcamak gerekiyor diye düşünüyorum.Demekki yeterince konsantre olamıyoruz,beynimizdeki en ufak bir yönelme 1-2 saniyelik farkında olmadan yaşadığımız dikkat dağınıklığı bile çok önemli.
Ursula
17.02.2010, 21:27
Merhaba,hazırlık için herşeyi yapıyorum. Fakat Astral yapamıyorum .Üst bedenim ,ayaklarıma kadar çıkartabiliyorum.Fakat ayaklarıma odaklanamıyorum. Ne denemeliyim sizce?
Psişik
18.02.2010, 11:03
Astralde yaşanan durumun benzerini enerji çalışmalarında yaşıyorum bu muhteşem bir şey.
mwaru
24.04.2010, 19:44
Ben Astral seyahat mı yaptım bilmiyorum örneğin : Rüyamda rüyada olduğunu biliyorum ve bazen değiştirebiliyorum bazende koşmaya çalışıyorum ama inanılmaz bir çekim oluyor ve koşamıyorum bazende Yüksek bir yerden düşüyorum tam dibe vuracakken uyanıyorum uyanmamaya acaba ne olacak diye zorluyorum kendimi fakat uyanıyorum bunların dışında Astral seyahati denemiştim kendimi bir anda böyle dalgaların üzerindeki bir gemi gibi hissettim böyle salanmalar bi yükselme vardı hissediyordum fakat bir anda yatakta irkildim inanılmaz bir baş ağrısı başladı ve hiç uyku felan kalmadı bunun dışındada sıklıkla yatakta irkiliyorum dün gecede sağ ayağım tam uykuya dalarken bir anda çok sert bir şekilde irkildi :S

- ha birde unutmadan karabasan olayınıda sık yaşarım örneğin okuldan gelip 1-2 yatarsam ve tekrar uyandıktan sonra gece uyku vaktinde mutlaka yaşarım hatta geleceğini hissederim yine bir kez böyle karabasanı hissettim sitede okumuştum işte karabasanla astral çıkış yapabilirsiniz diye bende denedim kendimi bıraktım ve ruhumu dışarı çıkartmaya yönelik şeyler yaptım işe yaramaya başlamıştı parmak uçlarımda ve tırnaklarımda bir ağrı hissettim vücudum terliyordu kalbim çok hızlı atıyordu kafamda yastığın hemen kenarındaydı tam böyle yükseldim derken kafam bir anda ölü biri gibi yatağa düştü böyle oluncada geri bedenime girdim ama ben yüz üstü yatmıştım bildiğim kadarıyla sırtüstü yatmak gerekiyor ha bide karabasan olayını aynı gün içersinde iki kez farklı zaman dilimlerinde yattığım zaman sıklıkla başıma geliyor ve 3-4 kez art arda geliyor sizden merak ettiğim bu yaşadıklarım astral mi yoksa başka birşey mi birde karabasan sık olması hakkında ne düşünüyorsunuz
pepilo
26.04.2010, 02:26
karabasan ile astral seyehat olayı çok farklı diye biliyorum bende bir kaç kez karabasan olayını yaşadım çok farklı bişey astral de korktuğun zaman direk bedenine dönüyorsun hızlı bi şekilde tabi bunu söylüyorum ama ben hiç yaşamadım deniyorum şuan sadece okuduklarımdan sana bilgi veriyorum neyse ancak karabasan olayında korksan bile nafile hiç bi etkisi olmuyor ancak dua okuyarak geçiyor en azından bende öyle.ayrıca bu konu sitede tartışıldı biraz araştırısan daha detaylı bilgiye ulaşabilirsin
Voy
26.04.2010, 11:39
Ben Astral seyahat mı yaptım bilmiyorum örneğin : Rüyamda rüyada olduğunu biliyorum ve bazen değiştirebiliyorum bazende koşmaya çalışıyorum ama inanılmaz bir çekim oluyor ve koşamıyorum bazende Yüksek bir yerden düşüyorum tam dibe vuracakken uyanıyorum uyanmamaya acaba ne olacak diye zorluyorum kendimi fakat uyanıyorum bunların dışında Astral seyahati denemiştim kendimi bir anda böyle dalgaların üzerindeki bir gemi gibi hissettim böyle salanmalar bi yükselme vardı hissediyordum fakat bir anda yatakta irkildim inanılmaz bir baş ağrısı başladı ve hiç uyku felan kalmadı bunun dışındada sıklıkla yatakta irkiliyorum dün gecede sağ ayağım tam uykuya dalarken bir anda çok sert bir şekilde irkildi :S
Rüyada olduğunun farkında olup değiştirebilme durumuna lusid rüya deniliyor ama şöyle birşeyde var astral boyutta rüyalar boyutu varmış ama ben hiç gitmedim oraya bilmiyorum :).Yüksek yerden düşme hissi genelde biz uyurken astral çıkıştan geri bedene dönme anında oluyor.Bahsettiğiniz dalgaların üzerindeki gemi gibi sallanmalar ve yükselmelerde astral çıkıştan önce yakalanan titreşimler.Astraldayken bilinçli çıktığınız zaman farkediceksiniz bunu zaten merak etmeyin.Ama çok fazla uğraşmak gerekebiliyor,kişiye göre değişidebiliyor vazgeçmeyin.Saygılarla

Astral Seyahat Günay mıdır?

Astral seyahat denilen hadiseyi ruh beden ilişkisi uyku ve rüyalar bağlamında değerlendirmek gerekir. Kadim insanlık tarihinden beri ruh beden ilişkisi, insanın uykuda durumu ve rüyalar bütün felsefi, dini akımların konusu olmuştur. Ancak henüz bu ilişkinin mahiyeti hakkında pozitif verilere dayalı olarak kesin bir yargıya varılamamıştır. Kur'an-ı kerimde de İsra suresi 85. ayette "Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: �Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.� buyurularak bu konunun tam anlamıyla kavranamayacağına işaret edilmiştir.

İnsan şuurunun fiziki bedeninin dışına yansıması ya da diğer bir tanımla, şuurluluk alanının genişleyerek beden dışına taşma olayı olarak isimlendirilen "Astral Seyahat" veya "Şuur Projeksiyonu" ise ruh beden ilişkisine bağlı olarak bütün felsefi ve tasavvufi-mistik akımların önemli bir konusudur. Bu hususu Hz. Peygamber'in isra ve miraç hadisesi bağlamında da değerlendirmek mümkündür. Hz. Peygamberin bu olayı bedenen mi yoksa ruhen mi ya da rüya da mı yaşadığı konusunda farklı rivayetler söz konusudur. Bu durum ruhun bedenden ayrılıp ötelere gitmesi konusunda kesin bir şey söyleyemeyeceğimiz anlamına gelir. Yine Kur'an'da zümer suresi 42. ayette şöyle buyurulur: " Allah (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır." Bu ayet astral seyahatin uykuyla ilgili bir hadise olduğuna işaret eder. Bununla birlikte uyku ölüme benzetildiğinden uyku halinde sorumluluk düşer. Rüyada görülenlere bağlı olarak amel edilmez. Dolayısıyla ruh beden ilişkisi ya da insanın manen seyahat etmesi mistik gizemini her zaman korumuştur. Bu bağlamda söylenenlere itibar edilmesi doğru olmadığı gibi hayatımızı aklımızı kullanarak kainattaki sebep sonuç ilişkisine göre yaşamak Kur�an�dan ve Hz. Peygamber�in uygulamalarından çıkarılacak hükümdür. Zira İslam dininde esas olan şuurluluk halidir, bu ise ancak ruh beden birlikteliği ile mümkün olur. Sorumluluk da buna bağlıdır.

Astral seyahat gibi parapsikolojik olaylara İslam dinince dini bir değer atfetmek doğru olmaz. Bir kimseden sadır olabilecek olağan dışı hadiselerin dini anlamda bir bağlayıcılığı yoktur. Zira bu olaylar görünmeyen alemle de ilgili olup İslam dinine göre o alem hakkındaki gaybi bilgiler ancak ilahi vahiyle bilinir. Hz. Peygamber�in tebliğ ettiklerinden ibarettir. Bununla beraber insan psişik yapısının ve parapsikolojık olayların ilmi çalışmalara konu edilmesinde bir mahzur yoktur. Zaten İslam alimleri, Müslüman filozof ve mutasavvıflar da bu konularda çalışmışlardır. Bütün bu bilgilerin dökümü ve değerlendirilmesi ise hayli ciddi ve zaman alacak bir iştir. Ancak bu konularada bir müslümanın takınması gerektiği tavır hakkında şunu söyleyebiliriz:
Bilindiği gibi son Peygamber Hz. Muhammed vasıtasıyla insanlığa gönderilen son ve mükemmel ilahi kitap Kur'an-ı Kerim, insanı yaratan ve yaratılan ilişkisine ve mutlak yaratıcı olan Allah'ı tevhîd etmeye (birlemeye), bu iman ve eylemdeki amacı kavramaya çağırmıştır. İnsan, hakikatin bilgisini metafizik olanla ilişki kurmaya çalışmakla değil, Hz. Peygamber tarafından insanlığa tebliğ edilen mesaja kulak vermek suretiyle elde etmeye çalışmalıdır. Çünkü insanın kabiliyet ve melekeleri eşyanın hakikatini ve fizik ötesi alemi tam anlamıyla idrak etmeye müsait değildir. Bu bakımdan insana düşen öncelikle kendini ve içinde yaşadığı kainatı anlamaya yönelik olmalıdır. Yani insan ilmi araştırmaya konu olarak enfüsî (kendisindeki) ve afakî (evrendeki) delillere müracaat etmelidir. İşte bu bağlamda insanın yaratılışından da getirdiği tecessüsle kendi varlığı ve kainat üzerinde araştırmaya yönelmesi ilahi iradenin de arzu ettiği bir husustur. Buna bağlı olarak ahlaki sorumluluk çerçevesinde her türlü ilmi araştırmayı Kur'an tavsiye eder. Ancak ilahi irade kainatta sünnetullah diye nitelendirdiği Allah'ın koyduğu yasaları gözeterek insana bu araştırmasını yaparken takip edebileceği bir yöntem önermiştir. Bu da insanın kendi bilgisi, yetkinliği ve sorumluluk alanıyla sınırlı olmalıdır; yani gayb aleminden ziyade müşahede alemine yönelik olmalıdır. Çünkü gaybı Allah'tan başkası bilmez; ancak seçmiş olduğu peygamberleri vasıtasıyla gayb alemine dair bazı bilgiler insanlığa ulaştırılmıştır (Bakınız Cin Suresi: 25-28.ayetler).


İslam Dinine göre insan geleceği bilemez, gelecekten haber veremez; ancak bilimsel veriler ve olaylardan yola çıkarak gelecek hakkında tahmin yürütülebilir ve bu veriler ışığında tedbir alabilir. Bu bağlamda İlm-i Nücüm da denilen Astronomi ilminin İslam İlimleri arasında önemli bir yeri vardır. Ancak İslam Dini açısından astroloji ilmi, olandan hareketle olması gereken üzerinde durmalıdır; yoksa kahinlik yapmak yoluyla insanların ve dünyanın geleceği (kaderi) hakkında konuşup hüküm vermek değil. Zaten medyum ve kahinler veya falcılık yoluyla gelecek hakkında akıl yürütüp tahminde bulunmayı İslam Dini reddeder. Müslüman bir kimse medyumlara, fala ve kahinlere itibar etmemelidir. İslam Dini insana akıl ve iradesini kullanarak sebep sonuç ilişkisine göre hareket etmenin en doğru davranış şekli olduğunu bildirir. Mesele insanın insana ve insanın eşyaya veya diğer varlıklara tahakkümü ve tasarrufu bakımından değerlendirildiğinde; bu konu dini olmaktan ziyade insana has olgusal bir hadisedir. İnsanın yaratılıştan getirdiği kabiliyetlerini geliştirerek bir başkasına yada eşyaya etki etmesi ve onu tasarrufu altına alması olası görünmekle birlikte, etki altında olan bir insan iman ve irade gücüyle bu etkilenmeden kurtulabilir. İnsanlık tarihi içerisinde ve günümüzde de bu türden hadiselere rastlanmaktadır.
Ancak meseleyi İslam dini açısından değerlendirecek olursak bu tür eylemlerde maksat ve niyetin ne olduğu önemlidir. Eğer bununla insanlara korku salmak, inanç, irade ve kanaatleri etkilemek veya varlığın doğal seyrine müdahale etmek hedefleniyorsa, İslam dini böyle bir davranışı kabul etmez ve insanların bu tür eylemlerden uzak durmasını emreder.


Meseleye Parapsikoloji İlmi açısından bakacak olursak, İslam dini sırf bilimsel saiklerle işin özünü kavramaya matuf çalışmaları uygun görür. Eğer böyle bir astral seyahat'le insanlığa hizmet ve bilimsel gelişmelere katkı sağlanacaksa, İslam öğretisinin ön gördüğü ahlaki ilkeler çerçevesinde, müslümanların da bundan geri kalmaması gerekir.

Ayrıca insan, özü itibariyle duygusal ve her türlü hissi etkiye açık bir varlıktır. İnsanlar arasında konuşma her ne kadar iletişimde temel yöntem olsa da insanların duygu ve his yoluyla iletişim kurabildikleri de bir olgudur. Müslüman ilahiyat alimleri de bunu kabul ederler. Ancak dikkat çekilmesi gerekir ki insanların psikolojik yönü ve insanlar arasındaki duygusal bağlılıktan kaynaklanan olaylar zincirini, his ve ön sezilere göre hareket edip karar vermekten ayırmak gerekir. İslam dini insanın deyişken psikolojik yapısını da göz önüne alarak böyle bir astral seyahat'in etkisinde kalıp hisleriyle, ön sezgileriyle ve rüyasıyla amel etmesini uygun görmemiştir. Çünkü Müslümanlık'da esas olan iradî harekettir. Sorumluluk ve ahlakilik de iradi hareketle anlam kazanır. Bu bakımdan kalbe doğan veya akla gelen fikirler test edilmelidir. Yani kalbimize doğan düşüncenin rahmanî (doğru) mi, yoksa şeytanî (yanlış) mi olduğunu İslam'ın temel ilkelerine göre test edip ona göre hareket etmek gerekir.